Yabanci

Yabanci

Language:

Pages: 0

ISBN: 9750715705

Format: PDF / Kindle (mobi) / ePub


"Albert Camus"nun ( 1913-1960) en taninmis, en cok yabanci dile cevrilmis, en cok incelenmis ve hala en cok satan kitaplar arasinda yer alan "Yabanci", ayni zamanda yazarin en gizemli yapiti. Olumun egemen oldugu bir "varlik"in en anlamsiz olgularini sacma bir duzensizlik icinde yasayan bu romanin baskisisi "Meursault", bir simge kahraman degildir, "adi" olmayan bir "Yabanci"dir; bu eksik kimlik, gerceklikten algiladigi seyi yapilandiramayan, yeniden orgutleyemeyen, ama gercekligin yankilarini yakalamaya calisan bir bos bilincin imgesidir. Onun kayitsizligi ve edilgenligi, iste bu bos bilincin urunudur. Yabanci, buyuleyici gucunu, icinde barindirdigi trajedi duygusuna borclu: Bir turlu ele gecirilemeyen anlamin surekli aranmasi, bilinc ile toplumsal dunya arasindaki catisma... Camus'yle bulusanlarin hicbiri, onunla karsilasinca hayal kirikligina ugramamistir. "Mutluluk, bir yerde ve her yerde hicbir sey beklemeden dunyayi, insanlari sevmektir," der Camus. Giderek daha cok sevilen bir yazar olmasi, onun bu sevgisinin yansimasindan baska bir sey degildir.

Vathek and Other Stories (Penguin Classics)

Les filles de Feu, Les Chimères et autres textes

Amok ou le Fou de Malaisie

Poems (Everyman's Library Pocket Poets)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

"anam ölmeseydi elbette daha iyi olurdu." Ama avukatım hoşnut görünmüyordu. "Bu kadarı yeterli değil," dedi. Düşündü. "O gün, doğal duygularınıza hâkim olduğunuzu söyleyebilir miyim?" diye sordu. "Hayır, çünkü böyle bir şeyin aslı yok," diye karşılık verdim. Benden tiksiniyormuş gibi, tuhaf tuhaf yüzüme baktı. Neredeyse haince bir tavırla nasıl olsa Yurdun müdürüyle görevlilerin tanık olarak dinleneceğini ve bunun 'başıma bir iş açabileceğini' söyledi. Bu işin benim sorunumla bir ilişiği.

Ki, gülümsemeye çalıştığım halde, görüntüm ciddi duruyordu. Kabı oynattım. Yeniden gülümsedim, ama görüntüm hep o aynı ciddi, o aynı üzgün halini bırakmadı. Gün sona eriyordu. Vakit, cezaevinin bütün katlarından, akşam gürültülerinin büyük bir sessizlik alayı halinde yükseldiği, sözünü etmek istemediğim o adsız saatti. Tepe penceresine yaklaştım, günün son ışığında bir kez daha görüntüme baktım. Yine ciddiydi. Bunda şaşılacak ne vardı! O anda ben de öyleydim. Ama, aynı zamanda, aylardır, ilk kez.

Insan yüzü gördüm. Hepsi gözlerini bana dikmişti: bunların jüri kurulu olduğunu anladım. Ama birbirlerinden ayrı tarafları neydi, pek söyleyemeyeceğim. Bana, sanki bir tramvay banketi önündeydim de bütün bu adsız yolcular, yeni gelenin gülünç taraflarını bulmaya çalışıyorlardı gibi geldi. Bunun budalaca bir şey olduğunu çok iyi biliyordum. Çünkü onların burada aradıkları gülünç bir şey değil, suçtu. Bununla birlikte, aradaki fark öyle büyük de değildi. Her ne hal ise, o an kafamdan geçen buydu.

Saçılınca, gözlerim kamaştı. Kapıcı beni akşam yemeğine yemekhaneye buyur etti. Ama acıkmamıştım. "Eh, öyleyse size bir tas sütlü kahve getireyim," dedi. Sütlü kahveyi çok sevdiğim için kabul ettim. Biraz sonra bir tepsi ile çıkageldi. Sütlü kahveyi içtim. Bu kez canım sigara içmek istedi. Ama duraksamadım. Çünkü anamın önünde içilip içilemeyeceğini bilmiyordum. Düşündüm taşındım, bu bana hiç de önemli gelmedi. Bir sigara verdim kapıcıya, karşılıklı içtik. Biraz sonra kapıcı, "Biliyor musunuz,.

Bir kadın saçının bir tek teline bile değmezdi. Yaşadığından bile emin değildi, bir ölü gibi yaşıyordu çünkü. Bense ellerim bomboş bir adam olarak görünüyordum, ama kendimden emindim, her şeyden emindim, hem ondan çok daha emindim. Yaşadığımdan emindim ve gelmekte olan ölümden emindim. Evet, bundan başka bir şeyim yoktu benim. Ama, hiç değilse bu gerçeğe, onun bana sahip olduğu kadar sahiptim. Daha önce de, bu anda da haklı olan bendim ve her zaman da haklı olmuştum. Şöyle yaşamıştım, böyle.

Download sample

Download